Ergenekon Davası yaklaşık beş yıllık bir süreçti. Bu süreç içinde basında, özelikle de deliller çok konuşuldu.
Dava:
Gömülü olduğu yerden çıktığında o günkü gazete sarılı bombaların, farklı zamanlarda farklı yerlerde de çıkmasıyla;
Delil olarak kullanılan dijital verilerin, henüz o tarihte icat edilmemiş CDlerde olmasıyla;
Haberlere konu olan baskın görüntülerindeki manidar el işaretleri, konuşmalarıyla;
PKKlı gizli tanıklarıyla;
Usulsüz dinlemeleriyle;
Özetle tutuklu avukatlarının ve tutukluların savunma sürelerinin kısıtlanmasıyla;
Tutuklular lehinde tanıklıkta bulunacakların dinlenmemesi ve gazetelerde yayınlanan suçlamaların, savunma avukatlarından gizlenmesiyle;
“Delil” diye sunulan dolgu malzemelerinin, fark edildiğinde “sehven oldu” diye geçiştirilmesiyle; özetle bir dizi usulsüzlükleriyle gündem oluşturması yönünden bir hayli ilginçti…
Dava, karar öncesi, İçişleri Bakanlığı’nın valilik aracılığı ile yaptığı açıklama ve abartılı güvenlik
tedbirleri ile de daha ilginç hale getirilerek, kamu vicdanındaki şüpheleri de arttırdı... Tedbirlere
bakarak: ”Karar; önceden biliniyordu” şüphesi oluşturdu.
Öyle ki, yasa gereği: “Tedbir alınması istemi” bir önceki duruşmada mahkemenin verebileceği
bir karar iken, valilik, açıklaması ile olmayan bir yetkiyi kullanmış, hatırlayın; bu keyfiyet, eski Meclis
Başkanı M. Ali Şahin tarafından da eleştirilmişti.
Tutuklu yakınlarının mahkemeyi izlemesi, anayasamızın 141’ci, CMK’nun 182’ci maddesi
gereğiydi fakat engellendi. Hâlbuki yasa ve mevzuatlara göre hazırlanmış usullere uymak
hukukumuzun verdiği bir taahhüttü ki, uygulanmadı ve hukuk tedbirlere yenildi… Alınan tedbirlere bakarak, karar ne çıkarsa çıksın: sürece hâkim olan paranoya, kararlarda da etkili oldu” kanısı kamuoyu
hafızasında yer edecek ve bu yönüyle davada verilecek karar -kabul; sonuç değil ama- başlangıç süreci gibi hep tartışılacak…
Karar Sonrası
Basınımızın tabiri ile “asrın davası”nda, dava sürecince muhalefet, Silivri’deki hukuk ihlallerini süreç boyunca sürekli işledi. Muhalefeti haklı çıkaracak ipuçlarını, eski Anayasa Raportörü O.Can daha o zamanlar vermişti: “ Bu bir rövanş, intikam, tasfiye…”
Nihayet Ergenekon Davası’nda karar çıktı. Karara, muhalefetten eleştiri, İktidar’dan ve yandaş basından onay vardı.
Muhalefet: “Hukuk, Silivri’de katledilmiştir…”
Basın: “Mahkeme Ergenekon örgütlenmesini onadı.”
Arınç:”Herkes karara saygı göstermek zorunda.”
Başbakanlık Danışmanı son noktayı koydu. Bir yargılama sonucu çıkan kararın yorumundan çok,
O.Can’ın dediği gibi bir intikam, rövanş ve tasfiyenin nihayet tamamlanmış olmasının verdiği haz vardı:
“Cumhuriyet tarihinin en büyük hesaplaşması...”
Bakın: “Adalet yerini nihayet buldu” türünden bir yorumun aksine, yargılamanın bir hesaplaşma olduğundan bahsediyor. Özetle, hesap kesildi; şimdi de saygı duymamızı istiyorlar…
Kendi ifadeleri: “Biz 2003’te sandıkla devdim yaptık.” Dolayısı ile hukuku devrimin ruhuna uydurmaları normal. Aksi halde siyasi erkin, hukuku, kendi kabullerini halka yayma; kimi kurumları tasfiye etme, geçmişle hesaplaşma ve intikam alma aracı olarak kullanması mümkün olmazdı.
Her on yılda bir demokrasiye, yürümesi gereken mecrası dışında hiza-istikamet tayinini geçmişte askerler yapmıştı hukuk yoluyla:“Yargı kararlarına saygı göstermek zorundasınız.” demişlerdi. Şimdi ise yön tayinini sivil vesayet yapıyor. Rövanş diyorlar ama skor 1-1…
Yapılanlar, her on yılda yapılan darbeler ya da zaman zaman 28 Şubat sürecinde yaşandığı gibi
tanklarla “demokrasiye balans ayarı” nasıl acıtmışsa o günün mağdurlarını, bu gün de tarih aksiyle tekerrürle yeni mağdurlarını acıtmıştır.
“Haki örtüyü kaldırdık.” Diyerek karara sonuçmuş gibi onay verenler, yeni örtünün sıcaklığında yattıklarından mahmurlar; hukukun göz hizasından çıktığını fark etmiyorlar! Vicdanları bu hararete nasıl dayanıyor merak ediyorum!
Tek tesellim hukuk sürecinin son ayağının -yargıtay- hala işleyecek olması. Sırf bu nedenle demokrasiye ve hukuka inancım devam edecek… Tek dileğim var, bir gün bu hesaplaşmayı hazırlayanları inşallah Silivri’yle yüzleşmek zorunda kalmazlar ama onlara Silivri adaleti isteyen çok olur…